Tüm hastalıklardaki ortak nokta: asitlenme
Hastalıklar bizi bulmaz, biz onların bizi bulmasına sebep oluruz.
Asitler alkali ile yok olur. Alkali asidin zıddıdır. Sebzeler vücudu alkali yapar ve bu şekilde hastalıklardan korurlar. Hem sağlık hem de hastalık hücrelerin içinde başlar. Vücudun bütün reaksiyonları hücre seviyesinde olur. Bir hücrede asitlenmeye bağlı hasar çoğalınca, o hücrenin oluşturduğu dokuda fonksiyon kaybı olur, tahribat arttığındaysa ilgili organda hastalık oluşur. Sistem böyle çalışır. Bu nedenle önce hücreleri korumanın yolunu bulmalıyız.
Hastalıkta ve sağlıkta ortak nokta asit-alkali dengesidir.  Tıpkı yin-yang gibi her şey karşıtları ile dengededir. Dengeyi bozarsak hastalanırız.
Kilo almak ile asitlenmenin çok yakın ilişkisi vardır. Vücudumuzda fazla ait yükü varsa, ne kadar diyet yaparsanız yapın, bizzat kendi bünyeniz yağ dokunuzu tamamen kaybetmenizi engeller. Üstelik bunu sizi korumak için yapar. Yağ vücudun asit tamponudur. Tamponlamak zararı azaltmak anlamına  gelir. Böylece yağ, fazla asidi zararsız hale getirir. Vücut kendini korumak için kanda dolaşan asitleri, tıpkı bir taşı eriten tuz ruhundaki asit gibi yavaş yavaş damarları ve geçtiği organları tahrip ederdi. Kolanın içine tırnağınızı kesip atın. Ertesi gün tırnağı göremezsiniz. Kolanın asidi onu eritir. Korktunuz mu? Bundan değil, asıl o kadar güçlü asidi vücudunuza soktuğunuz için korkmanız gerekir. Zavallı böbrekler dengeyi yeniden sağlamak için çok çalışırlar.
Basit formülümüz, asit yapan yiyecekleri azaltıp alkali yapan yiyecekleri artırmaktır. Tabağımızda %80 alkali, %20 asit yiyecekler olmalıdır.
Sindirilmeden önce yiyeceğin asit ya da alkali olması önemli değildir. Önemli olan yiyeceğin sindirim sonrası halidir. Limonun kendisi asitli olduğu halde, sindirim sonucu alkali son ürüne dönüşerek alkali mineraller bırakır. O halde limon asit değil, alkali bir yiyecektir.


Alkali Diyet Kitabından...