Refleksoloji  
Leonardo da Vinci’ ye göre, bir mühendislik harikası olan ayaklarımız, beden ve ruh sağlığımızın adeta bir aynası!

Refleksoloji’nin tarihi 5000 yıl öncesine, Mısır Firavunlarına  kadar uzanmaktadır. Bu tarihi 12000 yıl öncesi Güney Amerika uygarlığına kadar götüren araştırmalarda vardır.Tarihte Refleksoloji’nin Hindistan’da, Japonya’da, Çin’de ve Amerika’nın yerli Kızılderili medeniyetlerinde bilindiği kaydedilir. Refleksoloji’yi çok sonra, 1900’lü yıllarda, Dr. William Fitzgerald yeniden keşfedecektir.
Dr. Fitzgerald Refleksoloji’yi, bir ağrı kesme yöntemi olarak kullanmıştır. Zamanla, Amerika kıtasından dünyanın dört bir köşesine yayılan Refleksoloji, ayaklardaki belli refleks noktalarının bulunduğunu savunur.Tıbbi sözlüklere göre "refleks" kelimesi dış etkilere bağlı olmak üzere istemsiz kas kasılması olarak tanımlanır. Ancak "refleks" kelimesi, bu terapinin içeriğinde, bütün organizmanın, kafanın, boynun ve gövdenin küçük bir ekran gibi görülen ayakta yansıması olarak ele alınır.
Refleksolojiyi bugünkü şekliyle beyin dahil olmak üzere tüm organlarımızın el ve ayak tabanlarındaki uzantılarına yani son bulan sinir uçlarını manuel tekniklerle uyarma olarak tanımlayabiliriz.Kısaca sinir sistemimizin el ve ayak tabanındaki periferik sonlanmalarını uyarma olarak tanımı geliştirebiliriz.
Refleksoloji, ayaklarda, bedenin tüm bölgelerine, organlarına ve sistemlerine karşılık gelen refleks noktalarına, el ve parmaklarla uygulanan bir baskı tekniğidir.Ayaktan transdermal yolla yapılan her hedefli uyarı öncelikli olarak merkezi sinir sistemini oradan da beyni direkt etkiler bu sayede beyindeki ilgili organ yada böleyi kontrol eden nöronlar arasındaki sinaptik bağlar zenginleşip karmaşıklaşarak görevini daha iyi yapacak seviyeye gelir.
Bu yöntemle bedenin kendi kendini tedavi etme mekanizması harekete geçirilir ve bedende fizyolojik bir rahatlama sağlanır.
Günümüzde hastalıkların büyük bir çoğunluğu strese bağlıdır. Hastalık kişinin düşünce ve davranışlarının direkt sonucudur. Korku, üzüntü, endişe ve benzeri olumsuz duygu ve düşünceler bedende dengesizlikler yaratır. Dengesini yitirmiş beden verimli çalışamamaktadır. İnsan bedeninin verimli çalışması için sinir akışının kesintisiz olması gereklidir. İşterefleksoloji'de ayak noktalarına uygulanan uyarılarla o noktalarla bağlantılı olan çeşitli guddeler, organlar ve hücrelerde ve sonuçta tüm bedende sinir sistemi düzenli çalışmaya başlar dolaşım düzenlenir.Böylece vücudun kendi kendini tedavi etme gücü ortaya çıkar.
Vücudun dengede kalmasını sağlamak için, her organ ve bez için kan dolaşımı ve sinir sisteminin optimum çalışması çok önemlidir.  Çünkü organlar ve bezler vücudun sağlığı için çalışırlar. Bunların her biri kendi katkısını sağlar ve organizmanın mükemmel çalışmasını sağlarlar.Sinir yumaklarından oluşan bu tel şeklindeki yapılar yani sinir ağları uyarıları merkezi sinir sitemi ile vücudun diğer kısımları arasında getirip götürürler. Bunlar vücudun “tellerini” oluştururlar. Her karmaşık tel sisteminde olduğu gibi burada da kısa devre olabilir.  Kısa devre genellikle, önemli bir organa bağlı önemli bir sinir demetine veya bir sinire yapılan baskıdan kaynaklanır.
Gevşeme ile birlikte sinir ve damarlardaki baskı ortadan kalkar, kan dolaşımı iyileşir ve buna bağlı olarak oksijen açısından zengin besin maddeleri vücudun her tarafına yayılır.
Günümüzde refleksoloji  koruyucu sağlık konseptinde bir tedavi olarak görüldüğü gibi sinirlerle ilgili birçok nörolojik problemde ciddi bir destekte sağlayabilmektedir..


Açıklama: http://www.refleksoloji.org/